CrossBorderJurists Derneği Hukuksuzlukları Araştırma ve Analiz Kurulu Hüseyin Demirtaş Kararı Yayınlandı


SINIR AŞAN HUKUKÇULAR DERNEĞİ
HUKUKSUZLUKLARI ARAŞTIRMA VE ANALİZ KURULU

KARAR NO:2021/2

KARAR TARİHİ: 15.10.2021

Başvurucu HÜSEYİN DEMİRTAŞ tarafından Derneğimize başvuru yapılmış ve gözaltı süresince uğradığı muamele, gözaltı işlemleri ve hakkında verilmiş hâkimlik kararları ile savcılık taleplerinin incelenmesi, hukuka uygun olup olmadıkları konusunda görüş bildirilmesi ile gözaltına alınması ve sonrasındaki görevli hâkim ve savcıların ceza, tazminat ve disiplin hukuku çerçevesindeki sorumlulukları konusunda kanaatimizi içeren bir rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.

Başvurucu hakkında adli kontrol tedbiri verilmesi ve tutuklanmasına yönelik olarak yakalama kararı çıkartılmasına ilişkin olarak:

Tutuklama Talep Eden Savcılar: (1) Cumhuriyet Savcısı Mustafa GÖKÇE (42102)

Adli Kontrol Altına Alınması Kararı Veren Mahkeme: Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliği

Adli Kontrol Kararı Veren Hâkim: Sezer SÖYLEMEZ (40958)

Adli Koıntrol Kararına Yapılan İtiraza Karar Veren Hakim: Abdurrahman GÜN (40869)

Tutuklamaya Yönelik Yakalama Kararı Veren Hakim: Abdurrahman GÜN (40869)

Tutuklamaya Konu Suçlama: (1) Silahlı Terör Örgütü Üyeliği (2) Darbeye Teşebbüs

Tutuklama Kararında Dayanak Olarak Kullanılan Veriler: Ankara İl Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan tarafından Genel Kurmay Başkanlığında görevli P.Kurmay Albay Alper Eser’e teslim edilen yasadışı fişleme niteliğindeki isim listesi.

SORUŞTURMA AŞAMASINDA ADLİ KONTROL TEDBİR KARARINA YAPILAN İTİRAZI REDDEDEN HÂKİM/SAVCILAR

  1. Abdurrahman GÜN (40869)
  2. Mustafa GÖKÇE (42102)

SORUŞTURMA AŞAMASINDA ADLİ KONTROLE SEVK EDEN, ADLİ KONTROL KARARI VEREN, ARAMA KARARI VEREN, TUTUKLANMAK ÜZERE YAKALAMA TALEBİNDE BULUNAN VE TUTUKLANMAK ÜZERE YAKALAMA KARARI VEREN HÂKİM VE SAVCILAR

  1. Mustafa GÖKÇE (42102)
  2. Mustafa Çorumlu (39928)
  3. Sezer SÖYLEMEZ (40958)
  4. Abdurrahman GÜN (40869)

DEĞERLENDİRME

Söz konusu kararları incelemek üzere Derneğimizin bir üyesi bir raportör olarak görevlendirilmiştir.

Raportör görüşünü içerir raporunu Kurulumuza sunmuştur.

Kurulumuz tüm üyeleri tarafından sunulan rapor ve başvurucuya ait kararlar incelenerek, T.C. Anayasası ve ceza hukuk mevzuatı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler ilgili komite ve komisyon kararları ile Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu’nun Türk yargı sistemi, mahkemelerin işleyişi, temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin rapor ve görüşleri doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.

Başvurucu 27.09.2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Soruşturma Dosyasında Cumhuriyet Savcısı Mustafa Gökçe (42102) tarafından imzalanan ve ekinde listenin bulunduğu yazıyla içinde başvurucunun da bulunduğu 109 kişi hakkında gözaltı kararı verilmiştir. Bu yazıya ekli ve özü itibariyle başvurucunun çalıştığı kurumda oluşturulan fişleme listesine dayanarak hazırlanan listede kayıtlı bulunan başvurucu hakkında gözaltına alınma nedeni olarak “Devletin Birliğini ve Bütünlüğünü Bozmaya Yönelik” eylemler şeklinde ifadelerin bulunduğu. 27.09.2016 tarihinde (aynı gün) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne hitaben yazılan talep yazısında, “15.07.2016 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ/PDY) bir kısım asker ve sivil mensuplarının birlikte hareket ederek Anayasal Düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek, meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, ve meşru seçimlerle gelmiş hükümeti cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeleri çok sayıda polisi ve sivil vatandaşları helikopterlerden, tanklardan, uçaklardan ateş ederek öldürmeleri eylemlerinden dolayı Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülmekte olan soruşturmaya esas olmak üzere” denilmek suretiyle içerisinde başvurucunun da aralarında bulunduğu 109 kişinin, konutlarında, iş yerlerinde, yurt dışındaki işyerleri, evleri ve araçlarında, Ceza Muhakemesi Kanunun 116- 119 Maddeleri uyarınca Arama Yapılmasına, arama sonucunda suç eşyasına rastlanması halinde CMK’nun 127. Maddesi uyarınca el konulmasına, Başvurucu ve aynı listede bulunan şüphelilerin üzerinde, konutlarında veya araçlarında dijital eşya çıkması halinde CMK’nun 134. Maddesi uyarınca işlem yapılmasına, dijital eşyaların şifreli olması halinde CMK’nun 134/2 Maddesi uyarınca el konulmasına Hakim Mustafa Çorumlu (39928) tarafından karar verilmiştir. 29 Eylül 2016 tarihinde ertesi gün planlı ameliyatı varken ve görev istirahatli olmasına karşın, kendisini gözaltına almak üzere gelen polis memurlarının durumu öğrenip gözaltı talimatı veren savcı Mustafa Gökçe’yi bizzat arayıp durumu bildirmelerine rağmen Savcı Gökçe nin, başvurucunun da duyacağı şekilde telefonda arayan polis memuruna, “ben anlamam, alın getirin” talimatı üzerine yatalak vaziyette gözaltına alınmıştır. 29 Eylül 2021 tarihli şüpheli ve sanık hakları formunda başvurucu hakkındaki suçlama olarak, “Devletin Birliğini ve Bütünlüğünü Bozmaya Yönelik faaliyetleri” gösterilmiştir. Aynı gün başvurucu saat 14.00 da evinde hastalığı nedeniyle yatarken, belgede gözaltı yeri olarak Genel Kurmay Nizamiyesi şeklinde gösterilmiştir.

Başvurucu, 05.10.2016 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğünde Avukat Gizem Ersan Sadak ile birlikte ifadesini vermek üzere hazır edilmiştir. Başvurucuya isnat edilen suçlamalar “Terör örgütüne üye olmak, Terör örgütü adına devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya yönelik eylem ve faaliyetlerde bulunmak, silahlı olarak anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak, adam öldürmek ve yaralamak, mala zarar vermek ve darbeye teşebbüs etmek” olarak belirtilmiştir. 06.10.2016 Tarihinde gerçekleşen savcılık ifade alma işlemi sonrasında Cumhuriyet Savcısı (42102) sicil numaralı Mustafa Gökçe tarafından başvurucu hakkında 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 109. Maddesi uyarınca Adli Kontrol Tedbiri verilmesi talebiyle Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevki yapılmıştır. Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğinde gerçekleştirilen sorgusu sonrasında başvurucu hakkında, 1. Sulh Ceza Hâkimliği Hâkimi Sezer SÖYLEMEZ (40958) tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 109. Maddesi uyarınca, “Yurt Dışına Çıkış Yasağı” ve “Haftanın Belirli Günlerinde İmza Atma” adli kontrol tedbirlerinin uygulanması yönünde karar verilmiştir. Başvurucu, Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen adli kontrol tedbirleri kararına yönelik olmak üzere 18.11.2016 havale tarihli dilekçe ile itiraz etmiş, söz konusu itirazı Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği Hâkimi Abdurrahman GÜN (40869) tarafından 30.12.2016 tarihinde reddedilmiştir. Red gerekçesi olarak 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararının yerinde olduğu belirtildikten sonra “şüpheli hakkında atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçu ile uygulanan tedbir orantılı olup, soruşturmanın henüz tamamlanmamış olması da gözetilerek talebin reddine” karar verildiği görülmüştür. Bu arada Cumhuriyet Savcısı Mustafa GÖKÇE nin (42102) talebi üzerine Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği Hâkimi Abdurrahman GÜN (40869) tarafından başvurucu hakkında “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçlamasıyla 09.12.2016 tarihinde tutuklanmasına yönelik olarak yakalama kararı verildiği. 13.12.2016 tarihinde kararın verildiğinin Cumhuriyet Başsavcılığına bildirildiği görülmüştür

KARARLARDA SOMUT VE HUKUKEN KABUL EDİLEBİLİR BİR DELİL BULUNUP BULUNMADIĞINA İLİŞKİN İNCELEME:

Kurulumuza sunulan hâkimlik kararları incelendiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100.maddesinde tutuklamaya ilişkin şartların oluştuğuna dair kararı okuyan üçüncü kişiyi ikna edebilecek bir delil değerlendirilmesi yapılmadığı öte yandan Ceza Muhakemesi Kanunun 109. Maddesinde belirtilen Adli Kontrol Tedbirlerinin uygulanmasını gerektirir bir delil değerlendirilmesinin yapılmadığı; sadece kanunda yazılı ifadelerin tekrarıyla yetinildiği; söz konusu delillerin hukukiliği noktasında bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı; AİHM’in 5.madde kapsamındaki içtihatlarında belirlenen delil ve delil değerlendirme kriterlerinin karşılanmadığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan hakların kullanımının geriye dönük ve ayrımcılık temelli olarak kişi aleyhine suçlama delili olarak kullanıldığı Kurulumuz tarafından değerlendirilmiştir.

KARARLARIN GEREKÇELİ OLUP OLMADIĞI HUSUSUNDA YAPILAN İNCELEME:

Anayasa’nın 141.maddesi ile emredilen ve CMK’nın 34. maddesinde tekrarlanan ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan, mahkeme ve hâkimlik kararlarının gerekçeli olması şartının karşılanmadığı;  sebep-sonuç ilişkisi tesis edilmediği, söz konusu kararlarda sadece yasa maddelerinde yer alan ölçütlerin tekrar edildiği, ölçülülük-orantılılık-gereklilik gibi kıstasların karşılanmadığı, bu nedenle başvurucunun karara karşı etkin bir itiraz hakkı kullanmasının önlendiği görülmüştür.

Bu haliyle söz konusu kararların gerekçesiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

KARARLARI VEREN HÂKİM VE SAVCILARIN TARAFSIZLIĞINA VE BAĞIMSIZLIĞINA DAİR DEĞERLENDİRMELER:

2014 sonrası Türk yargı sisteminin bağımsızlığına ve hakimlik-savcılık teminatına dair düzenlenen AB İlerleme RaporlarıBM Komite ve Komisyon KararlarıVenedik Komisyonu KararıAİHM içtihatlarıMEDEL ve diğer Avrupa hakim ve savcı örgütleri raporları, uluslararası insan hakları örgütleri rapor ve değerlendirmeleri birlikte incelendiğinde, yargının üzerinde siyasetin yoğun bir etkisinin olduğu, hakim ve savcıların atama, nakil ve yetkilendirme yetkilendirilmelerinin şeffaf ve denetlenebilir olmadığı, iktidar aleyhine karar veren hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirildiği, haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı veya ihraçlarına karar verildiği; yapılan yasal düzenlemeler ile yargının işleyişine doğrudan müdahale edildiği, siyasi yönü bulunan soruşturma ve yargılamalarda AİHM içtihatları ile somutlaşan ve çerçevesi çizilen ilke ve usullere riayet edilmediği anlaşılmıştır.

Başvurucu hakkında önceden hazırlandığı konusunda hiçbir kuşku bulunmayan fişleme listesine dayalı olarak ve bunun dışında hiçbir delil olmaksızın, gerekçesiz şekilde verilen konutta, iş yerinde ve araçta arama kararı, adli kontrol kararı, tutuklanmak üzere yakalama karararı ile kararlarda yer verilen ön kabuller birlikte değerlendirildiğinde söz konusu yargı mensuplarının önyargılı, taraflı ve ayrımcılık temelli bir yaklaşım sergiledikleri konusunda tarafımızda kuvvetli bir şüphe oluşmuştur.

Verilen kararların Ceza Hukuku ve Ceza Yargılama Hukukunun temel ilkelerine tamamen aykırı olduğu, karar veren hâkim ve savcıların verdikleri kararlarda başvurucuya atfedilen suçun yasal şartlarının oluşup oluşmadığına dair değerlendirmelerden ziyade önceye dayalı fişlemelerle başvurucunun birinci, ikinci ve üçüncü derece akrabalarının yürürlükte bulunan yasalara göre suç oluşturmayan yasal faaliyetlerini dikkate alarak bunları başvurucu aleyhine değerlendirmek suretiyle başvurucuyu içinde bulunmadığı bir hareketin parçası gibi göstererek başvurucunun çalıştığı kurumdan uzaklaştırılmasını hedefleyen şekilde başvurucunun ideolojisini, dini görüşünü, ırkını ve/ya siyasi tercihlerinin gözönüne aldığı, böylece Yargıçların objektif ve subjektif bağımsızlıklarının, savcıların ise tarafsızlıklarını kaybettikleri konusunda Kurulumuzda kanaat oluşmuştur.

KARARI VERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN DEĞERLEDİRİLMESİ VE SONUÇ:

Başvurucunun talebi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, söz konusu kararların uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde kabul edilen ilke ve gereklilikleri karşılamadığı, bu nedenle söz konusu kararların hukuken meşru ve kabul edilebilir, sonuç doğuracak nitelikte olmadıkları Kurulumuzca değerlendirilmiştir.

Yukarıda yer verilen gerekçeler ve kabule göre; başvurucu hakkında önceden hazırlandığı hususunda kuşku bulunmayan fişleme listesinin savcılık tarafından soruşturma evrakı olarak kabul edilerek bu evraktaki kabule göre hakkında arama kararının verildiği ve yukarıda kısaca izah edildiği üzere rahatsızlığı nedeniyle ertesi gün ameliyat olacağı sabit olmasına karşın savcı talimatıyla gözaltına alındığı bu gözaltı işleminin 27.09.2016- 06.10.2016 tarihleri arasında sürdüğü, başvurucu hakkında adli kontrol tedbirinin uygulandığı ve buna yönelik yapılan itirazların reddedilerek kesinleştiği, buna karşın sonradan savcılığın yeni bir delil olmamasına karşın yaptığı itiraz sonrasında 13.12.2016 tarihinde önceki itirazı reddeden hâkim tarafından bu kez başvurucu hakkında tutuklanmak üzere yakalama kararının verildiği, Başvurucunun soruşturma işlemleri dikkate alınarak soruşturma aşamasında görev yapan hâkim ve savcıların muhtemel hukukî sorumlulukları Kurulumuzca aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:

A. Ceza Hukuku sorumluluğu:

  1. Yukarıda isimleri yazılı yargı mensubu hâkim ve savcılar hakkında, hukuka aykırı yöntemlerle, hukuken geçerli bir delil olmaksızın ve gerekçesiz olarak “gözaltı işlemi” uygulayıp öncesinde “adli kontrol tedbiri” daha sonrasında da “tutuklanmak üzere yakalama” kararı vermek ve/ya devam ettirmek suretiyle TCK’nun 37.maddesi yollamasıyla TCK’nun 109/1; 109/2; 109/3-b,c; 109/4 maddelerine temas eden KİŞİYİ HÜRİYETİNDEN YOKSUN KILMA suçu nedeniyle soruşturma yapılması gerektiği,
  2. Adı geçen hâkim ve savcıların, başvurucuya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, rahatsızlığı bilindiği halde gözaltına almak suretiyle yaşam hakkına müdahalede bulunulması ve heyetimizce incelenen başvurucunun ismi karşısında aile bireylerinin yasal faaliyetlerinin suç olarak tanımlanarak kişisel verilerin kaydedilmesinin; siyasal saiklerle ve mağdurla birlikte toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlediklerine dair haklı nedenlerin bulunduğu gözönüne alındığında TCK’nun 77/1-c ve d fıkralarına temas eden işkence ve kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma şeklindeki İNSANLIĞA KARŞI SUÇ bağlamında soruşturulmaları gerektiği,
  3. Başvurucunun yakalanmasına ilişkin olarak düzenlenen tutanakta, yakalanma yerinin Başvurucunun evi olmasına karşın, görevliler tarafından Genel Kurmay Başkanlığı Nizamiyesi olarak belirtilmek suretiyle sahtecilik suçunun işlendiği gözönüne alındığında, evrakı düzenleyenler ve kullananlar hakkında TCK’nın 204.maddesinde tanımlanan RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇU bağlamında soruşturulmaları gerektiği,
  4. Dosya bağlamında şartları oluştuğu takdirde adları geçen yargı mensuplarının;
  • Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK MADDE 116)
  • Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi (TCK MADDE 121)
  • Nefret ve ayrımcılık (TCK MADDE 123)
  • Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK MADDE 134)
  • Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu (TCK 135)
  • Resmi belgede sahtecilik (TCK MADDE 204)
  • Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK MADDE 206)
  • Görevi kötüye kullanma (TCK MADDE 257)
  • Kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf (TCK MADDE 261)
  • Suç uydurma (TCK MADDE 271)
  • Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme (TCK MADDE 281)
  • Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK MADDE 288)
  • Suçlarından sorumlu olabilecekleri,

B. Disiplin Hukuku sorumluluğu:

Anayasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen hakim ve savcılar hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından, meslekten ihraçlarını konu alan bir disiplin soruşturması yapılması gerektiği;

C. Özel Hukuk sorumluluğu:

Başvurucunun uğradığı zararlar nedeniyle Maliye Hazinesi ile birlikte adı geçen hakim ve savcılara karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilme hakkının olduğu,

Sonucuna varılmıştır.

Vardığımız sonuca isimleri yazılı hâkim ve savcıların gıyabında varılmıştır.

Söz konusu yargı mensupları doğrudan veya temsilcileri vasıtasıyla değerlendirmelerimize ve vardığımız sonuca itiraz etme hakkına sahiptirler.

Böyle bir itiraz gerçekleştiğinde, yapılan itirazı ve sunulan bilgi ve belgeler kamuoyu ile paylaşılacak ve kararı yeniden gözden geçirilerek tamamen veya kısmen değiştirilebilecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

ÜYE                                                 ÜYE                                                 ÜYE

Kararın orjinal metnine şu linkten ulaşabilirsiniz: https://crossborderjurists.org/haak-huseyin-demirtas-karari/



Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *